Peygamberi Anlatma Sanatı: Hilye Nedir?

blank
hilye nedir, hilye ne demek, hilye anlamı nedir

Hhilye-i şerîf, hilye-i saâdet ya da hilye-i nebî gibi şekillerde de ifade edilen, 17. yüzyılda Osmanlı’da geliştirilmiş bir süsleme sanatı olan hilye nedir? Hilye peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in görüntüsünü anlatan man­zum ya da mensur yapıtlara verilen isimdir. Süs, ziynet, güzellik gibi kelime anlamları bulunan hilye Osmanlı hattatlarca 17. yüzyılda geliştirilmiştir. Hilye suret, sıfat, hilkat gibi anlamlar da taşıdığı gibi İslam dininde peygamberin yüzü, gözü, boyu bosu, yü­rüyüşü, hareketleri olarak tasvir edilir.

Hilye Nedir? Örnekleri Nelerdir?

Hilye Arapça’da süs, cevher, bezek anlamlarına gelir. İslam dininde ise Hz. Peygamber’in fiziksel özellikleri ve güzelliğini sade bir dil ile anlatmak hilye anlamına gelir. Hilye islam dininde önemli bir yer tutar. Peygamberin huylarının, davranışlarının, fiziksel özelliklerinin detaylı biçimde anlatılması anlamını taşır. Hilyeler Hz. Peygamberin hatırasını yaşatmak ve onu diğer nesillere aktarabilmek amacı ile yazılır. Hz. Peygamber hilyeler ile ilgili “Hilyemi gören Beni görmüş gibidir. Beni gören insan bana muhabbetle bağlanırsa Allah ona cehennemi haram kılar; o kişi kabir azabından emin olur, mahşer günü çıplak olarak haşredilmez” buyurmuştur. Tarihte Arap ve Fars edebiyatından çevrilmiş önemli hilye örneklerine rastlamak mümkündür. Aşağıda yer alan örnek üzerinden hilyenin nasıl yazıldığını detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz.

”Hz. Peygamber ne çok uzun ne de çok kısa idi. Kavminin orta boylusuydu. Saçları ne kıvırcık ne de düz uzun idi, dalgalıydı. Yüzü ne aşırı dolgun ne de yuvarlak idi, hafif değirmi bir çehresi vardı. Pembe beyaz tenli, iri siyah gözlü ve uzun kirpikliydi. Mafsalları iri ve omuzları geniş idi. Göğsünde tüy olarak göbeğine inen ince bir hat vardı. El ve ayak parmakları kalınca idi. Yürüdüğü zaman hafif yokuş iner gibi rahat ve kuvvetli adımlarla ilerlerdi. Birine baktığında ona bütün vücuduyla dönerdi. İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı ve kendisi peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömert gönüllüsü, en doğru sözlüsü, en yumuşak huylusu ve en arkadaş canlısıydı. Onu ansızın görenler heybetine kapılır fakat şahsıyla yakınlık kuranlarda bu hâl sevgiye dönüşürdü. Kendisini tanıyan kimse ‘ne ondan önce ne de ondan sonra bir benzerini gördüm’ derdi. Allah’ın salât ve selamı onun üzerine olsun. ”