Son zamanların en popüler kelimeleri arasında olan distopyanın ne manaya geldiği insanlar tarafından sıkça soruluyor, peki Distopya nedir? ne anlama gelir? Haliyle Distopya terimini anlamaya çalışan insanlar bu konu hakkında bilgi toplamak için internette sık sık arama motorlarını sorguluyor.
Haydi şimdi Ütopya ile distopya arasındaki ayrımlara geçmeden önce ütopyanın anlamını ve içeriğini öğrenelim. Ütopya, aslında mevcutta bulunmayan, ileriye dönük düşünülen uygun toplum şekli manasına geliyor. Aslen kök olarak Yunancadan gelmektedir. Thomas More’un kaleme aldığı Utopia adlı eseriyle dünya çapında adından söz ettirdiği biliniyor. Ütopyalar, aslında anı değil atiyi anlatır. Öyle ki ütopya hali hazırda gerçekleşmesi çok zor olan, haliyle imkansız görünen dizaynı betimlemektedir. Ütopyalar taklitçi yahut arzulanan özelliktedir.
DİSTOPYA NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?
Distopya, ütopik toplum felsefesinin antitezi olarak ifade edilir. Öyle ki distopik bir topluluk, otoriteli ve kısıtlayıcı bir yöntem olarak adlandırılır. Tarihte ilk kez John Stuart Mill tarafından kullanan bu terim ‘kötü bir yer’ anlamına gelmektedir. Distopyada kısıtlayıcı topluluk yanında bireylerin kişisel yaşam tarzlarının engellenmesi durumunu da beraberinde getirir. Kişiler, baskıcı düzene mutlak itaat etmek durumundadır. George Orwell’in ‘1984’ü veya Margaret Atwood’un ‘Damızlık Kızın Öyküsü’ kaleme alınan edebiyattaki en önemli distopik eserler arasında yer almaktadır.
DİSTOPYA VE ÜTOPYA ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Peki distopya ve ütopya arasındaki farklar nelerdir? Ütopya, gerçek hayatta oluşmayacak kadar güzel ve uygun olan toplum şeklidir. Distopya ise ütopyanın tam zıttı olan bir toplum biçimidir. Ütopya, kusursuz manasına gelirken distopya ise baskıcı toplumu betimler. Hikaye kitaplarında ya da öykülerde distopya her daim ütopik topluluklar için korku dolu bir terim olmuştur. Distopya, insanların özel hayatlarının olmadığı, sadece o devlete veya rejime karşılıksız boyun eğme durumudur. Ütopyada ise tam anlamıyla bu durumun zıt anlamıdır.
Öte yandan distopik öğeler kendi başına oluşabildiği gibi farklı iki yahut daha çok öğenin birleşerek kurgulanması şeklinde (teknoloji öğesi ile siyasi öğe gibi) değişik ve uç noktalarda distopyalar oluşturulabilir.
Haliyle örnek vermek durumda kalırsak; Fahrenheit 451 (Ray Bradbury), 1984 (George Orwell) ve Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley) adlı eserler distopik kurgu edebiyatının baş yapıtlarındandır.